En Güzel Rize Yaylaları

0

Doğu Karadeniz başlı başına Türkiye’nin en güzel yerlerinden biri olma özelliğine sahip. Özellikle Rize yaylaları ile Türkiye’nin en güzeli olmaya fazlasıyla layık. Karadeniz zaten yaylalarıyla ezelden beri bilinen bir bölgedir. Karadeniz insanı yaz gediği zaman yaylalara göçer.

Türkiye’de artık farklı yerler arayanların bir numaralı listesi de Karadeniz yaylaları oluyor. Son yıllarda popülaritesi git gide artan Rize ve Rize yayları artık insan akınına uğrar olmuş. Sadece Rize’de değil aslında Karadeniz illerinin hemen hemen hepsinde yayla kültürü hakimdir. Fakat Rize yaylalarının bir başka güzel olduğunu da belirtmeden edemeyeceğiz.

Rize’de özellikle Çamlıhemşin’e bağlı yaylalar bu makalemizde tavsiye edeceğimiz yerler arasında.

BADARA YAYLASI

badara yaylası

Karadeniz turumuzun ilk yayla durağı Badara yaylasıydı. Yani ilk gerçek bir yayla ile tanışmamız burasıyla oldu. Zorlu ve stresli bir yolculuk yaşadık. Tek bir aracın geçebileceği dar ve engebeli yollar cam kenarından manzara izleyerek gitme isteğinize engel oluyor. Araç sanki her an yan yatıp uçurumdan aşağı uçacakmış gibi heyecanlı bir yolculuk yapıyorsunuz. Tabi sizle beraber olan rehberiniz duruma alışkın olduğu için eğlenceli karadeniz türkülerine alkışla eşlik ederek zirveye ulaşıyorsunuz. 

Badara’ya ilk ulaştığımızda belki de herkes ilk defa bulutların üstünde karaya ayak basmıştı. Şansımıza biraz sis vardı. Ama Karadeniz yaylalarının olmazsa olmazı salıncaklarda sonsuzluğa doğru sallanırken o sisin verdiği büyülü atmosfer, bizi başka bir dünyada hissettiriyordu. Bu arada Horon ile ilk tanışmamız da burada oldu. Arkadaşlar türkü söylemeye ne zaman başladılar, bizler kendimizi Horon’un içinde nasıl bulduk biz de anlamadık. Esprili cümlelerle bezenmiş türküleri bir yandan ezberliyor bir yandan da horon tepmeyi öğreniyorduk. Horon işi çok enteresan. Herkes doğal halinde sohbet ederken bir anda turisti, yerli halkı sanki su içmek gibi bir doğal ihtiyaç molası verircesine horona kalkıyorlar. Hatta biz başladığımızda hemen orada inşaatta çalışan bir işçi koşa koşa gelip bize katılmıştı.

İlk yayla ziyareti bambaşka oluyor. Fotoğraf çekmekten nefes almaya vakit yok. Sanki yağlı boya ile çizilmiş bir resim gibi doğal yayla evlerinin görüntüsüne dalıp gidiyoruz. Bir de inekler tabi. İnekler köyün olmazsa olmazı. Ailenin en kıymetli çocuğu. Açıkcası aile bireylerinden kendi ineklerini dinleyince insanın hemen bir inek sahibi olası geliyor.

Bu arada karnımız açıkmıştı ve ilk öğle yemeğimizi Badara Yaylasında yedik. Karadeniz turu boyunca kimsenin unutamadığı en güzel yemek ziyafeti buradaydı. Tam bir köy sofrası tadında doğal ekmek ve yoğurdumuzla beraber karnımızı doyururken, hepimiz keşke şehir hayatından bir an önce kurtulsak diye sohbet ediyorduk.

GİTO YAYLASI

gito yaylası Rize

Gito yaylasında gittiğimizde biraz tedirgin olmuştuk. İlk kez bir dağ evinde kalacaktık ve göz gözü görmeyen bir sis bulutunun yanısıra buz gibi bir hava vardı. Öyle bir çiğ yağıyordu ki hepimizin saçı sakalı hemen bembeyaz olmuştu. Tabi bu durumda evde oturup vakit öldürecek halimiz yoktu. İlk olarak doğru salıncakta sallanmaya koştuk. Burada ki salıncak biraz daha etkiledi bizi. Belki de o puslu havanın etkisinden dolayıdır ama birbirimizi sallarken hem korkup hem eğlenmek nasıldır onu da öğrenmiş olduk.

Dağ evlerinde kalmak, biz şehir hayatına alışmış, süslü püslü sitelerde gelişmiş çağın nimetlerine alışmış insanlar için biraz zor. Salonun ortasına kurulmuş bir soba ortamı sıcacık yapıyor ama ya uyuyacağımız odalar? Maalesef eski yöntemlerle yani battaniyenin altına sinerek kıvrılacağız yapacak bişey yok. Ya peki tuvalet? 14 kişi biz varız bir de ev sahipleri coluk çocuk neredeyse 20 kişiyiz 2 tuvaleti nasıl paylaşacağız? Bunlar işin zorlukları ama o sobanın üstünde pişen çayı hep beraber içmek, evin sofrasına hep beraber oturup yemeğimizi yemek, kahkaha dolu sohbetler etmek bambaşka bir keyif. Hele ki sabah uyandığınızda camdan bakınca o yaylanın manzarasına bakınca tüm zorluklar yerini keyfe bırakıyor.

rize yaylalar

Sabah uyanınca gece yatarken aklımızda kalan Gito ile alakasız bir görüntüyle karşılaştık. Çok şanslıydık çünkü güneşli, açık, mis gib bir havayla güne başladık. Akşam sis, pus içinde salladığımız o salıncağın aslında çok farklı bir yerde ve inanılmaz bir manzara sahip olduğunu gördük. Yaylaların asıl sahibi inekler her yerde. Nasıl da akıllılar bir görseniz. Hepsi sabah otlanmaya çıkıp akşamda belli saatlerde kendi ahırlarına geri dönüyorlar. Hatta bizim evin sahibi benim çocuklardan biri erken uyur hemen onun yemeğini vereyim demişti, biz de kendi çocuğundan bahsediyor sanmıştık meğerse ineklerinden brinden bahsediyormuş.

Gito da oldukça yüksek bir rakımda olduğu için sis deniziyle karşılamak hep mümkün. Biz de bu doğa olayını ilk kez Gito Yaylasında gördük. Sabah uyandığımızda ise ne kadar yüksekte olduğumuzu anladık. Hava açınca bambaşka bir tabiat zenginliğinin içinde bulduk kendimizi. Kahvaltı bitti ve gitme zamanı geldi ama ne mümkün gitmek. Bir yukarı bir aşağı koşuyoruz , fotoğraf çekmeye doyamıyoruz. Her güzelliğin bir sonu var dedik ve yeni göreceğimiz yaylaların heyecanıyla kendimizi avuttuk. Artık yola çıkabiliriz.

Gito Yaylası yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

AVUSOR YAYLASI

avusor yaylası

2300 metre rakımdaki Avusor’a dumanı tüten yayla diyorum ben. Çünkü bitmeyen bir bulut hareketi var. Bir anda bulutlar içinde kalırken bir kaç dakika sonra günlük güneşlik oluyor ortalık. Kaçkarların eteğine kurulu Avusor bir laz yaylası. Heyelana karşı yayladaki evler tamamen taştan yapılmıştır. Avusor yaylasının diğer yaylalara göre artısı var. Yayla isimlerinin çoğu baktığınızda türkçe değildir. Karadeniz’de bir çok köy ve yayla ismi Ermenice’dir. Bazı köyler isim değiştirerek artık Türkçe isimler almış durumda. Yayla’ya 2.5 km mesafede ve yürüyerek yaklaşık 1-1,5 saatte yayan ulaşılan, 2750 metre rakımda yer alan bir buzul gölü olan Avusor Gölü’nü ya da diğer adıyla Büyük Gölü’ü veyahut orijinal adıyla Dobecelezane Gölü‘nü görmeden Avusor’dan ayrılmanızı önermiyoruz.

Avusor Yaylasına Ulaşım

Önce Rize’nin en popüler ve en kalabalık olan, son bir kaç yıldır uğramaya bile gerek olmayan zaman kaybından başka bir şey olmayan Ayder yaylasına ulaşmanız gerekiyor. Tavsiyemiz Ayder’de durmamanız yönünde.  Ayder yaylasını geçerek 11 km uzaklıktaki Avusor yaylasına varabilirsiniz.

HUSER YAYLASI

huser yaylasi bulut denizi

Hiç hayatınızda bulut denizi gördünüz mü? İddia ediyoruz dünyada gördüğümüz en güzel manzara Huser Yaylasındaki bulut deniziydi. Günbatımından en az bir saat önce Huser yaylasına çıkmış olun. Kendinize bir köşe bulup bulut denizinin üzerinden güneşin batışının doyumsuz güzelliğine tanıklık edin. Ancak bunun için biraz şansınız olması gerekiyor. Çünkü her zaman bulut denizi olmayabiliyor. Biz Huser Yaylasına vardığımızda bulutlar yoktu. Tam ümidimizi yitirmişken yarım saat sonra bu manzarayı görme şansımız oldu.

Rize yaylaları

Huser Yaylasına Ulaşım

Aynı Avusor yaylasına gider gibi Ayder yaylasına girip buradan yukarı devam etmeniz gerekiyor. Avusor’a gelmeden önce soldan Huser Yaylası yönüne dönerek devam edince yol sizi Huser’e götürüyor. Ayder yaylasından Huser yaylasının mesafesi tam 12 km. Yollar çok bozuk olduğu için 4×4 araçlar kiralamanızı öneriyoruz.

ELEVİT YAYLASI

elevit yaylasi rize

Bizim Rize’de en sevdiğimiz, en huzur bulduğumuz yayladan bir tanesidir. Özellikle doğa fotoğrafı çekecek olanlar için de muazzam bir yerdir. 1880 metre rakımdaki yayla Çamlıhemşin’e bağlı yaylalardan bir diğeri olup, Çamlıhemşin merkezden 35 km uzaklıktadır. Eğer bu kadar yol katedip Elevit yaylasını ziyaret edecekseniz hazır bu kadar gelmişken size önereceğimiz diğer yaylaları da gezmenizi tavsiye ederiz. Ama uyarmadı demeyin “YOLLAR ÇOK BOZUK VE SİNİR BOZUCU”. Eğer maceralı bir seyahat istiyorsanız size önerimiz; Elevit yaylasından devam ederek sırasıya;

-Trovit Yaylası (Hani taş ev deyince aklınızda canlandırdığınız sevimli minik taş evler olur ya. İşte trovit yaylası bunun en güzel örneği)

-Palovit Yaylası

-Amlakit Yaylası (Çamlıhemşin ilçesine 80 km uzaklıkta bulunan Amlakit yaylası 2050 rakımda yer alır. Amlakit yaylasına hem yaya hem de araçla ulaşabilirsiniz. Yaya gidecekseniz Pokut yaylası üzerinden 40-45 dakika’da varabilirsiniz. Araçla gidecekseniz Elevit, Trovit ve Palavit yaylalarını geçtikten sonra varabiliyorsunuz.)

-Hazindak Yaylası (Rize’nin Çamlıhemşin’e bağlı bir diğer yaylası da hemen Pokut Yaylasının yanı başındaki Hazindak Yaylasıdır. Yaklaşık 30 tane evin bulunduğu küçük bir yayladır. Aracınızla gelebileceğiniz gibi Pokut Yaylasından 8 km’lik bir yürüyüş ile de ulaşımı mümkündür.)

-Pokut Yaylası

ile hızlandırılmış bir yayla turu yapabilirsiniz. Ama lütfen yol konusunda yaptığımız uyarıya kulak erip ona göre yapın bizim yaptığımız rotayı. Sonra vay efendim nereden girdim bu yollara gibi sitemkar cümleleri kabul etmiyoruz 🙂 Eğer harita üzerinden bakarsanız Amlakit’ten Hazindağ yaylasına yol yok gözüküyor. Halbuki Elevit’ten başlayıp Pokut yaylasına kadar yol mevcuttur.

POKUT YAYLASI

pokut yaylası rize

İkinci günümüzün ilk durağı Pokut Yaylasındayız. Yine çok şanslıyız, bizim yaylaya ayak basmamızla beraber tüm sis bulutları dağıldı ve gözlerime güzel bir ziyafet çektik. Badara ve Gito yaylalarına göre biraz daha turistik olduğu için kalabalık hüküm sürüyor. Tabi yayla falan diyip geçmeyin oldukça da pahalı. Şöyle oturup bir küçük çay içeyim deseniz 3 lira, yemekten bahsetmiyorum bile. Pahalılık konusu oldukça sıkıntılı ama şu an konumuz başka olduğu için bunu sonra konuşuruz.

Pokut’ta öğle yemeğini yireceğiz ama öyle boş boş oturmak olmaz. Haydi horona dediler biz de kalktık, itiraz edecek halimiz yok. Horon dediğinde öyle kısa sürmüyor. Türküsü, tekerlemesi falan derken acıktıkça acıkıyorsunuz. Neyse konumuza dönelim. Eşsiz manzarasıyla Potuk’ta öğle yemeğimizi yerken bulut denizinin bir kaybolup bir geri gelmesine şahit oluyoruz. Pokut Ermenice ‘de Rüzgarlı Vadi anlamına geliyormuş. Ama çok şanslıydık ki rüzgara denk gelmedik.

Pokut yaylası Çamlıhemşin’e 21 km uzaklıkta ama hiç ‘ne kadar yakınmış’ demeyin. Bu yol dik, engebeli ve bir yanı uçurum olduğu için hava durumuna göre 1-2 saat sürdüğü oluyor. Arabanız varsa 4×4 olması şart yoksa arabanızı fena zarar verirsiniz. Minibüsle de gitmek mümkün ama yaylaya çıkan yerel halk da size yardımcı oluyor yani otostop çekmekte bir seçenek.

Pokut Yaylası yazımızı buradan okuyabilirsiniz.

SAL YAYLASI

sal yaylası rize

Pokut yaylasının yan komşusu Sal Yaylasını yalan yok Pokut’ a nazaran daha çok sevdik. O kadar doğal kalmış ki insanın içinde bir eve girip saatlerce keyif yapası geliyor.

Bu sefer arabaya binmeden ufaktan bir traking tadında yürüyelim dedik Sal’a doğru. Yaklaşık yarım saate yakın sürüyor. Yürüyüşün en zevkli yanı yol boyunca rastladığınız yaban mersini ağaçları. Bir yandan yaban mersinlerini yiyip bir yandan ‘acaba ayı çıkar mı?’ Komploları üretiyoruz kafamızda. Likya yolunu hiç aratmayacak güzellikte bir yürüyüş sonra Sal yaylasına ulaştık. Tabi hemen fotoğraf pozisyonu alındı ama fotoğrafla tüm zamanı öldürmek mümkün değil. Her zaman ve her an yanımızda olan tulumcumuz başladı sanatını icra etmeye. Zaten hazır olan ahali anında horon pozisyonunu aldı ve şarkılar, türküler, tekerlemeler başladı. Burada artık biz de pes ettik. Horona katılmayıp bu sefer dışardan izleyelim bakalım ne yapıyormuşuz dedik. Aslına bakarsanız epey de eğlenceli geldi.

Sal Yaylasından ayrılışımız biraz heyecanlı oldu. Tam dönelim ve araçlara doğru hareket edellim demiştik ki öyle bir sis bulutu ortalığı sardı ki tarif etmek mümkün değil. Neyse ki sağ sağlim kaybolmadan araçlara geldik diyorduk bir arkadaşımızın yanımızda olmadığını fark ettik. Hadi bakalım aldı mı bir telaş bizi. Dön dönebilirsen geri, nereye dönüyorsun göz gözü görmüyor. Çığlık kıyamet bağırıyoruz ama nafile gelen giden yok. Bütün günün güzelliği rezil olacak derken en sonunda sisin arasından, uzaklardan bir ses geldi buradayım diye. Adam son derece rahat çıkıverdi bulutların arasından. Ölür müsün öldürür müsün ama bize de iyi bir ders oldu. Karadeniz de hiç bir yaylada anında sis çökebileceğini unutmayıp bir birine sahip çıkacaksın. Bu da bize tecrübe oldu.

RİZE YAYLALARINA NASIL GİDİLİR

Rize’ye gelmek için önce Trabzon havalimanına inmelisiniz. Buradan ister özel aracınızla isterseniz havalimanının karşısından kalkan dolmuşlar ile Rize’ye ulaşmanız mümkün. Buraya kadar en kolayı asıl yol bundan sonra başlıyor.

Yaylalara gitmek için ya otostop çekmelisiniz. Ki bu son zamanlarda gençlerin en tercih ettiği yöntemdir. Özel aracımızla gittiğimizde otostop çeken çok genç gördük ve biz de aracımıza aldık.

Ya da Çamlıhemşin ve Pazar ilçelerinden kalkan dolmuşlara binmelisiniz. Ancak dolmuşlar her yaylaya çıkmıyor. Bizim bildiğimiz Ayder Yaylasına, Kavrun Yaylasına ve Anzer (Ballıköy) Yaylasına minibüs seferleri bulunmaktadır.

2008 yılında hayatımızı birleştirip, 2014 yılında her ikimiz de mesleğimizi bırakıp tam zamanlı gezmeye karar verdik. Aradan geçen kısa bir süre sonra bizimle gezmek isteyenlere liderlik yaparak şimdi hem geziyor hem de gezdiriyoruz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz