Varanasi Gezi Rehberi

Hindistan deyince akla ilk ne gelir? Tabi ki ölü yakılışı ve Varanasi şehrindeki Ganj Nehri. İsmini Assi ve Varuna nehirlerinden alan şehir Himalayalarda doğup 2.525 km uzayarak Hindistan’daki Ganj’a kadar uzanan nehrin kenarında ve Hindistan’ın Uttar Pradesh eyaletinde kuruludur. Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Varanasi’nin geçmişteki bilinen isimleri Kashi, Banaras, Benares ve Anand Van’dır.

İpeğiyle ünlü olduğu için İpek Şehri, eski adı Kashi’nin kelime anlamı olan Işığın Şehri ve en önemlisi Hinduların en kutsal kabul ettikleri ve Tanrı Shiva tarafından kurulduğuna inanılan (Tanrı Şiva’nın yeryüzündeki evi) bir şehirdir “Varanasi”. Bu yüzden burada doğmak, yaşamak ya da ölmek sıradan bir olay değil; doğrudan ruhun kaderiyle ilgili.

İnanca göre Varanasi’de ölen bir kişi samsara döngüsünden (yeniden doğuş zinciri) kurtulup mokşaya, yani mutlak özgürlüğe ulaşıyor. Bu yüzden şehir, sadece yaşayanlarla değil, ölümü bekleyenlerle de dolu. Garip ama gerçek: burada ölüm korkutucu değil, hedef gibi.

Varanasi (benares): Ölümle Hayatın Yan Yana Aktığı Kadim Şehir

Varanasi — ya da eski adıyla Benares — Hindistan’ın sadece en eski şehirlerinden biri değil, aynı zamanda yaşayan bir metafor. Burada hayatla ölüm yan yana akıyor; biri diğerini bastırmıyor, aksine tamamlıyor. Ganj Nehri’nin kıyısında kurulu bu şehir, Hinduizm başta olmak üzere Budizm ve Jainizm için de kutsal kabul ediliyor. Kısacası Varanasi, Google Maps’te işaretlenen bir nokta değil; bir inanç, bir ritim, bir ruh hali.

Hinduizm için oldukça önemli olan Ganj nehrinin bir diğer özelliği ise insana, tarım hayvanlarına ve bitki örtüsüne hayat vermesinin yanında 2.5 metre uzunluğa sahip Ganj Nehri Yunuslarının (tatlı su yunusu) bu nehirde yaşamakta olduğudur. Ancak nehrin kirliliği ve balıkçılık nedeniyle Ganj Nehri Yunuslarının nesli tükenmek üzeredir.

Hayat verdiğine inanılan Ganj nehri olurda bunun tanrısı olmaz mı! Tanrıça Ganga, Hindulara göre nehir Tanrıça Ganga’nın kişiselleştirilmiş formudur. Nehrin, Hinduları tüm günah ve kötülüklerden arındırdığına, ölmeden önce Ganj Nehrinin suyu içilmezse hayatın tamamlanmadığına inanılıyor. Bu nedenle herkesin evinde ölmeden önce bir yudum içilsin diye Ganj Nehrinin suyu bulunduruluyormuş.

Ganj Nehri Varanasi’de sadece akan bir su değil. Yıkanıyor, arındırıyor, affediyor, uğurluyor. İnsanlar sabah gün doğmadan nehre giriyor; kimisi dua ediyor, kimisi çiçek bırakıyor, kimisi küllerini suya teslim ediyor.

Bilimsel olarak kirli kabul edilse de, inanç dünyasında Ganj tertemiz. Çünkü burada temizlik fiziksel değil, ruhsal. Nehir; günahı yıkıyor, hastalığı hafifletiyor, ölüyü özgürleştiriyor. Mantık burada bir tık kenarda duruyor, inanç sahneyi devralıyor.

Seyehatimize başladığımızdan beri çok yorulduk, çok üşüdük, pisliğe battık, dolandırılmaya çalışıldık ama en sonunda finale geldik. Khajuraho’dan ayrılıp Varanasi’ye gittik. Yine uzun bir yolculuk, yine yollarda tuvaletini yapan insanlar ve bizi istasyonda gözleri dönmüş bir vaziyette karşılayan dolandırıcılar. Klasik Hindistan 🙂

Bu sefer otelden bizi karşılamaya gelen bir görevli var o yüzden şanslıyız hemde ücretsiz servis 🙂 Tren istasyonundan çıktıktan sonra girişteki Tourist Information’ın önünde ismimiz yazılı kağıdı gördük. 20 dakika rikshaw yolculuğu ve ardından yaklaşık 25 dakikada yürüyerek bitap düşmüş bir halde otelimize ulaşabildik. Otel bölgesine araçla giriş yasak ve sırtımızda çantalarla labirent gibi sokaklarda koşar adım yürüyoruz. Zaten görevli gelmese oteli bulana kadar tatil biterdi. Bu arada görevli çocuk sabah ve akşam ayinlerini izlememiz için bize tekne turunu satmayı da ihmal etmiyor. Otelimizin ismi Ganpati Guest House. Turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği, Ganj Nehrine sıfır, odaları temiz ve güzel bir otel.

Saat 18:00’de başlayan Aarti seremonisi için kayığa bindik. Ganj nehri üzerinde önce kısa bir gezinti yapıp sonra aarti serenomisinin yapıldığı Dashaswamedh ghat’a gittik. Böylesine bir kalabalığı hayal etmemiştik. Yüzlerce tekne birbirine yapışık halde herkes nehirden ghat üzerinde gerçekleştirilen akşam ayini olan aarti seremonisini izledik. Tekneye binmeden önce tanesini 10 rs’den aldığımız diya’larımızı (muz yaprağı içinde çiçekler ile süslü mum) da ganj’a bırakmayı ihmal etmedik. Zaten Varanasi’de yapılacak en önemli aktivitelerin başında sabah ayini ve punditlerin gerçekleştirdiği akşam ayini geliyor. Khajuraho’dan Varanasi’ye 11 saat tren yolculuğu yaptığımız için fazlasıyla yorgunduk. O yüzden aarti seremonisini izleyip hemen otelimize dönüp dinlenmeyi tercih ettik.

Ertesi sabah ayinini izlemek için saat 07:00’de yine tekneye binip Hinduların Ganj nehrinde uyguladıkları ibadet ritüellerini izledik. Şehrin tüm lağımları, sanayi atıkları ve çöpler nehrin içine akıyor, ama buna rağmen nehirden gelen pis koku yok. Ne kadar kirli olursa olsun Hinduların kutsal olduğuna inandıkları bu suda arınma ritüelleri gereği suya dala çıka uyguluyorlar. Kimisi elbisesiyle, kimisi iç çamaşırıyla, kimisi şampuanlar eşliğinde Ganj’da yıkanıyor  Önce Assi ghat’a gittik ardından Dashaswameth ghat’a burası en yoğun olanıydı. Ayinlerin yapıldığı ghat’ları geçtikçe nehir kenarında çamaşır yıkayanları gördük. Meğer bunlar çamaşır yıkayıcılarıymış. Otellerin çarşafları, insanların kıyafetleri taşlara vurula vurula yıkanıp sonra kuruması için yerlere seriliyor. Sabah ayini için tekne turumuzu bitirip bugün ghat’ları ve üzerlerinde gerçekleştirilen ölü yakılışlarını ve Hinduların ibadetlerini gözlemlemeyi planladık.

Ghatları gezip yorgunluğumuz ve açlığımızı hissettiğimiz anda otelimizin terasındaki restaurantda güzel bir öğle yemeği yedik. Kafta, Thali ve sebzeli pilav ile midemizi doldurduk. Kafta, bol soslu mantarlı patates yemeği, Thali ise pilav, salata, yoğurt, sebze yemeği, peynirli soslu adını bilmediğimiz bir yemek ve chapati’den oluşan doyurucu bir hint yemeği.

Yemek sonrası tekrar nehir kenarında geziye devam ettik. Nehir boyunca inanılmaz bir kalabalık var. Turistler, yerliler, Sadhular, sokak satıcıları, dilenciler, çocuklar, köpekler, inekler, keçiler nehir kenarına yerleşmişler yürümek çok zor. Bir de bizi düşünün hem fotoğraf hem kamera çek hem de etrafı gez. Zor tabii ama yapacak bişey yok nehir kenarinda yıkananlar,çamaşır yıkayanlar,dilenenler derken ilerde dumanlar yükseliyor. Harishchandra ghat’da cenazenin biri geliyor biri gidiyor durmak yok. Cenazeler çiçeklerle süslenmiş olarak yakılmayı beklerken çevredeki inekler ve keçiler yine iş başında. Yani ölünce de rahat yok. Cenaze gelir gelmez çiçekleri yemek için hepsi iş başında. Burada kendimize yer bulup ve başladık izlemeye. Ortalık dumandan göz gözü göremeyecek hale geliyor. Ölü yakılışını o kadar yakından izledik ki her yerimiz kül içinde kaldı. Burada 1 ya da 2 tane değil 5’er 10’ar tane ölü bulunuyor ve sürekli yenisi geliyor. Buna rağmen yanan bedenden etrafa koku yayılmaması çok enteresan.

Varanasi şehrinin bu kadar turist çekmesinin bizce en büyük nedeni insanların ölü yakılışını izleme merakı. Bir çok Hindu ölmeden önce Varanasi’ye yerleşip burada ölümü bekler. Ancak Hinduizm’e göre herkes yakılmaz. Yakılmayanlar ayaklarına taş bağlayarak Ganj Nehrinin derinliklerine bırakılıyor.

Yakılmayanlar şöyledir;

  • Günahsız kabul edilenler
  • Yılan sokanlar
  • Hamileler
  • 12 yaşın altındaki çocuklar
  • Cüzzamlılar ve din adamları

Ghats: Hayatın ve Ölümün Sahnesi

Varanasi boyunca uzanan ghats (nehre inen taş merdivenler), şehrin kalbi. Her birinin ayrı bir anlamı, ayrı bir hikâyesi var.

Bazı ghats’ta insanlar yıkanıyor, meditasyon yapıyor, yoga yapıyor. Birkaç adım ötede ise Manikarnika ve Harishchandra Ghat’ta cenazeler yakılıyor. Evet, aynı anda. Burada kimse bu çelişkiyi garipsemiyor. Çünkü Varanasi’de hayat tam olarak böyle: doğum, ölüm, duman ve dua aynı karede.

Özellikle Manikarnika Ghat, binlerce yıldır hiç sönmeyen ateşiyle biliniyor. Odun yığınları, rahipler, mantralar ve küller… Hepsi gündelik hayatın bir parçası. Fotoğraf gibi ama filtre yok.

Ölü yakılan ghatlar Manikarnika ve Harishchandra’dır. Her iki ghat’ta da ölü yakılışının fotoğraflanması yasak. Yasağa rağmen ölülerin diplerine kadar girip ellerinde koca koca makinalarla fotoğraf çeken bir kaç kişi gördük. Onlardan aldığımız cesaret ile biz de bir kaç kare çekmiş olduk. Ölü yakılan alanda hiç kadın görmedik sebebi ise kadınların erkeklere göre daha duygusal olmasından dolayı ağlayıp, sızlanmaları ölünün ruhunu rahatsız eder diye bu ritüelde bulundurulmuyorlar. Manikarnika ghat’ında 3000 yıldır ateşin sönmediği söyleniyor.

Manikarnika Ghat

Hindistan’da Ölü Yakılışı

Cenaze bir sedye üzerinde 4 kişinin omzudan yakılacağı krematoryuma kadar getiriliyor. Burada ölü 5 kere nehire sokulup çıkarılıyor. Eğer ölen kişi yada ailesi zenginse sandal ağacı odunları ile yakılıyor. Odunlar kantarda tartılıp öyle satın alınıyor (kilosuna göre). Kütüklerin altına ya da ölünün üzerine yağlar parça parça konulup sonra ölü kütüklere bir güzel yerleştiriliyor ardından ölünün üzerine bolca tütsü atılıyor. Erkeklerin yüzleri yukarı, kadınların ise aşağı şekilde olmak kaydıyla yüz açık durumda yakılırlar. 1 kişinin yakılışında 400 kilo odun kullanılıyor. Yakılma esnasında mantaralar söylendiğini duymuştuk ancak böyle bir durumla karşılaşmadık. Yangından mal kaçırırcasına ölüler yakılmaktaydı. Ölüyü yakma görevi ise ölenin oğlu oğlu yoksa yakın akrabasına düşüyor. Hindistan ölen herkes yakılmıyor. Parası olan odun ateşinde yakılmaktayken parasız olanlar elektrikle yakılıyor.

Erkeklerin göğsü kadınların ise midesi yanmayan yerleridir. Bunlar ölünün külleriyle birlikte Ganj nehrine bırakılmaktadır.

Burada ölüm dramatize edilmiyor. Ağlamak ayıp değil ama bağırarak yas tutmak pek hoş karşılanmıyor. Çünkü ölüm, bir son değil; ruhun bir üst seviyeye geçişi.

Dar sokaklar, kutsal inekler, tütsü kokusu, çan sesleri, bağıran satıcılar, tapınaklardan yükselen dualar… Varanasi kaotik ama bilinçli bir kaos. İlk anda yoruyor, hatta bunaltıyor. Sonra yavaş yavaş ritmini öğretiyor.

Burada zaman lineer değil. Dün, bugün ve bin yıl öncesi aynı sokakta buluşuyor.

Bir yoğun günü daha geride bıraktık. Varanasi’de son günümüzü sokakları ve görülmesi gereken tapınakları görmeye ayırdık. Şehirde 2000’den fazla tapınak olduğu için tabi her birini görmek imkansız.

Varanasi şehri ve ölü yakılışı hakkındaki bilgileri toparlayacak olursak; 

Bharat Mata Temple: Tapnağın içinde yerde 3 boyutlu Hindistan haritası görülmeli.

Banaras Hindu Üniversitesi: Bu üniversite dünyaca ünlüdür. Kampüsün içerisindeki Shiva tapınağı görülmeli.

Durga Temple (Monkey Temple): Tanrıça Durga’ya adanmış şehrin en önemli tapınağıdır. Tapınağın heryeri kırmızı renkte.

Sarnath Temple: Yaklaşık 45 dakika da ulaşılıyor. Rikshaw ile gidiş-dönüş 700 rs.

Kashi Vishwanath – Altın Tapınak: Hinduların haricinde içeri girilmesi yasaktır. Tapınağın kubbesinde 800 kiloluk altın kaplama plakası var.

Alemgir Cami: Şah Cihan’ın oğlu Evrengzib’in yaptırmış olduğu camidir. Bir Vishnu tapınağı olan yapı 350 yıl önce onarılarak cami haline getirilmiştir. Caminin ortasındaki kubbe 350 yıllıktır. Minarelerinden Delhi’nin görülebildiği söylentisi dilden dile söyleniyor. Her cuma günleri buraya 900 müslüman gelip ibadet etmektedir. Caminin hemen karşısında İngilizlerin yaptırmış olduğu köprü var bugün üzerinden tren hala geçmektedir. Hava sisli olduğu için ne yazık ki fotoğraflayamadık.

Manmandir Ghat: Varanasi’nin en eski ghatlarından biridir. Ghat’ın arkasındaki sarayı 16 y.y’da Amber kralı Raja Savai Man Singh yaptırmıştır.

Darbangha Ghat: Ghat üzerindeki Darbhanga Sarayı görülmeli.

Kedar Ghat: En renkli ghatlardan bir tanesi. Hindular sabah ayininden sonra bu tapınağa gelip ibadetlerine devam ediyorlar. Tanrı Shiva’ya adanan tapınaktır.

Varanasi’de Blue Lassi de mutlaka meyveli yoğurttan yiyin. Yoğurtlar oldukça büyük çömlek kaplar içinde servis ediliyor. Tadı halen damağımızda. Ben muzlu Orkun ise coconut, muz ve çikolatalı olanını denedi. Çok ufak bir yer içeride herkes sıkış tıkış oturuyor. Ama bu lassi yemenize engel olmasın! Bu arada biz lassimizi yerken 2-3 tane cenaze mantralar eşliğinde ganj’a doğru götürülüyordu.

Malaiyyo tatlısını denemenizi tavsiye ederiz. Her dönem yapılmayan tatlı şansımıza bizim gittiğimiz dönem de yapılıyormuş.

LP’ın önerdiği Brown Bread Bakery’de ekmek, kek, pasta alın. Ama aynı sokakta başka dükkan daha var. Biz ilk gün sahte olanına gitmişiz neyse ki sonra doğrusunu bulduk.

Brown Bread Bakery’nin hemen karşısındaki Henna Tattoo’da hint kınası yaptırın.  Yapan hintli bayan Meena bir harikaydı. Sohbeti, kendisi harika bir insan. Ellerim soğuk diye dakikalarca ellerimi ısıtmak için avuçlarının içine ellerimi alığ ısıtmaya çalışmıştı 🙂 Bu arada hint kınasının bölgeden bölgeye değişen isimleri şöylemiş; İngilizcesi Henna, Jaipur ve Varanasi’de Mehandi, Mumbai de Mardani, Kerala bölgesinde ise Gorianta’dır.

Hindistan’ın neresine giderseniz gidin kadınların alnının ortasındaki renkli benekler dikkatinizi çekecektir. Evli kadınların alnının üstü, saçının tam başladığı yerdeki kırmızı boya onun evli olduğunun simgesi. Alın ortasına yapıştırılan kırmızı nokta ise makyajlarıdır. Bu noktanın üzerindeki boya ise rengine göre hangi tapınakta ibadet ettiklerinin göstergesiymiş.

Bu arada Varanasi’de akşam ayini eğer bot üzerinde izlediyseniz diğer gün ghat üzerinde yakından izlemenizi de tavsiye ederiz. Giriş ücretsiz olup seremoni sonu zorunluluğunuz olmasa da bahşiş toplanmaktadır.

Varanasi’ye Nasıl Gidilir?

Varanasi’ye en iyi ulaşım yolu trendir. Hindistan’ın bir çok şehrinden Varanasi’ye her gün kalkan tren seferleri bulunmaktadır.

Uçak : Air indiaJet Connect ve Spicejet havayolları ile Khajuraho’dan , Spicejet ve Jet Airways ile Yeni Delhi’den, Air India ile Mumbai’den, Spicejet, Jet Airways ve Air India ile aktarmalı olarak Goa’dan, Air India ile Agra’dan, ve Air India ile Katmandu’dan Varanasi’ye uçuş bulunmaktadır.

Varanasi’de Nerede Kalınır? 

Ganpati Guest House: Ganj nehrinin hemen kenarına kurulu otel otantik bahçesi, teras manzarası ve odalarının temizliği ile tavsiye edeceğimiz bir otel. Gecelik konaklama ve transfer bilgileri için bu linkten ücret listesine ulaşabilirsiniz.

Alka Hotel: Ganpati guest house ile yanyana. Fiyat bilgisi için buraya tıklayınız.

Teerth Guest House: Alka otel’den yürüyerek 5 dakika uzaklıkta, Golden temple’a yakın konumdadır.

 

More from the blog

Hindistan Gezilecek Yerler

Hindistan son yılların popüler gezilecek ülkesi haline geldi. Başkent Yeni Delhi ile başlayan Hindistan turları insanı gerçek dünyadan koparıp farklı bir alemin içine sokuyor...

Khajuraho Gezi Rehberi

Agra seyahatimizin de sonuna geldik. Gece trenine binerek sabah Khajuraho'ya vardık. Khajuraho çok ufak bir köy olduğu için konaklamayıp tüm gün köydeki tapınakları gezip aynı gün...

Tac Mahal Gezi Rehberi

BÜYÜLÜ BİR AŞK HİKAYESİNİN ESERİ TAC MAHAL Edward Lear insanları ne de güzel ayırmış; Tac Mahal'i görenler ve görmeyenler! Biz de görenlerden olmak için sabah erkenden Tac Mahal'in kapısına...

Agra Fatehpur Sikri

Jaipur gezimizden sonra tren ile Agra şehrine geldik. Tren istasyonuna yaklaştıkça dışarıdaki insanları gözlemleme şansımız oldu. Herkes paçasını indirmiş mıçıyor, işiyor Sanki evindeymişçesine rahatlar. Koca koca adamlar...